Marshall GoldSmith’in çok beğendiğim bir sözü var. “What got you here, won’t get you there.” Türkçesi, “seni buraya getiren şey, oraya götürmeyecek”. Anlamı ise, başarıyı sürdürülebilir kılmak istiyorsan, kendini sürekli olarak geliştirmen gerekiyor. Seni bugünlere getiren stratejiler, yarın da aynı yerde olacağının garantisi değil. Çünkü dünya değişiyor, rakiplerin değişiyor, müşteriler değişiyor. Senin başarıya ulaşman için dokunman gereken argümanların tamamı değişiyor. Sigorta şirketlerinin de bu gerçeği bir kenarda tutarak sürdürülebilirliklerini sağlamaları gerekiyor. Size bir örnek vereceğim.
Son 20 yılda değişenler
Ben 20 yıl önce sigorta sektöründe çalışmaya başladığımda henüz bireysel emeklilik çıkmamıştı ve birikimli hayat sigortalarının tasarruf sistemi revaçtaydı. İnsanlar “sigorta = birikim” olarak bakıyorlardı. Daha sonra bireysel emeklilik sistemi dönüşümü ile birikimli hayat sigortaları oyun dışında kaldı ve şirketler -mevzuatın da uyumlaştırılmasıyla- kredi bağlantılı hayat sigortalarının satışına yöneldi. Neredeyse el değmeden para kazandıran bir iş modeliydi ve kısa zamanda hayat sigortalarında prim üretiminde ilk sıraya oturdu. Bankalarda kredilerin yanında verilen, çoğu zaman da müşterinin farkında bile olmadığı kredi bağlantılı hayat sigortaları, şirketlerin hayat sigortası primlerinin %75-80’ini oluşturmaya başladı.
Ancak bu modelin dezavantajları da vardı. Kullandırılan kredi hacmindeki değişikliklerden direkt olarak etkileniyorlardı. Kredi kullanımları azaldığında ya da durduğunda, hayat sigorta prim üretimi de düşüyor, arttığında prim üretimi de artıyordu. Ekonomik iniş çıkış dönemlerinde etkilendiklerini gören şirketler bir çözüm arayışına girdi.
2010 yılından itibaren şirketler ortak bir hedefe sahip oldular. Tüm şirketlerin hayali aynıydı. Kredi hacimlerindeki iniş çıkışlardan en az etkilenmek için, kredi hayat dışı ürünlerde de büyüyerek bankalara bağımlılığı azaltmak. Kredi bağlantılı ürünler dışında da talep çeken ürünler yaratarak, kredi bağlantılı sigortaların toplam içindeki payını azaltmayı hedeflediler.
Geçen yılların ardından görüyorum ki, hayat sigortaları prim üretimlerimde kredi bağlantılı ürünlerin payı hala çok yüksek, %75’in üzerinde. Şimdi bakıyorum, bankasürans yapan neredeyse tüm hayat sigortası şirketleri hala aynı stratejik hedefe sahip. Kredi bağlantısız ürünlerde büyüyerek bankalara bağımlılığı azaltmayı hedefliyor. Son 10-11 yılda ne stratejik hedef açısından ne de piyasadaki durum açısından hiçbir şey değişmemiş ve bu iyi bir gösterge değil.
Müşteriye Dokunan İnovasyon Şart
Marshall Goldsmith’in sözüne geri dönersek; “Seni buraya getiren şey, oraya götürmeyecek”. Sigorta şirketlerini yıllardır taşıyan kredi hayat sigortaları, yarın taşıyamayabilir. Aynı formül yarın çalışmayabilir. 2010’lardan itibaren çeşitli ekonomik iniş çıkışlarda, hayat sigortası prim üretimlerinin de kayda değer şekilde iniş çıkışlar yaşaması bize aslında bu tehlikenin sinyalini veriyor. Pandemi dönemi de bunun en güncel örneği. Bu durumu çözebilmek için yıllardır farklı ürünler, yöntemler deneniyor tabi ki ancak birikimli hayat sigortalarından kredi hayat sigortalarına geçiş döneminde yaşandığı gibi güçlü bir furya ne yazık ki yakalanamadı.
Ben bu noktada gelinen kısır döngünün etkin ve müşteriyi içine çeken bir inovasyon stratejisiyle aşılabileceğini düşünüyorum. Şirketler inovasyonu sadece iç sistemlerin düzeltilmesi amaçlı değil, müşteriye dokunan deneyimin iyileştirilmesi için de kullanabilir olmalılar. Müşteriler hem ürün anlamında hem de sonrasında yapılan hizmetler anlamında artık yeni şeyler görmek istiyor.
Steve Jobs inovasyonu “lideri takipçiden ayıran şey” olarak tanımlıyor. Elon Musk ise inovasyon hızını “en önemli rekabet gücü” olarak görüyor. Günümüzde inovasyona zaman ayırmayan ve belirli bir yatırım yapmayan sigorta şirketleri, önümüzdeki yıllarda başarıya diğer şirketlerden daha uzak kalacaklar. Ve müşteriyi yakalayan inovasyonlar, şirketleri de tercih edilebilirlik anlamında yukarıya taşıyacak. Hiçbir sigorta şirketinin bu furyanın gerisinde kalmaması dileklerimle.
Görüşmek üzere…
Can Demirağ
Eğitmen ve Danışman
www.candemirag.com