Bugün benim doğum günüm, 21 Ocak. Tam 29 yıl önce bugün dünyaya gözlerimi açmışım. 30’uma gelmeden önceki son yılımı yaşıyorum, inşallah sonuna kadar da götüreceğim. İnsan hani arada bakar ya geçmişine, ne yaptım geçen zaman boyunca der ya hani, ben pek geçmişime bakmayı sevmem. Çünkü geçen geçmiştir, geleceğe bakmaktan, gelecek planı yapmaktan çalıyormuşum gibi gelir geçmişimi irdelemeye çalışınca.
Gerçekten de öyledir. Geçmişten ders almanız gereken şeyleri zaten alırsınız o hatanın acısını çekerken, ya da o başarınızın meyvelerini yerken. İnsanoğlu duygusal yoğunluk yaşadığı anları çok daha iyi hatırlar. Yoğun üzüntü anları, korku, şaşkınlık ya da sevinç anları. Zaten bir çok ileri hafıza tekniği de bu gerçek üzerine kuruludur. O yüzden siz geçmişte yaşadığınız bir olay sonucunda bu yoğun duygu anlarından birine kapıldıysanız o yaptığınız yanlışı ya da doğruyu kolay kolay unutmazsınız. İşte geçmişi sonradan irdelemenin gereği yok demem de bundandır. Sonradan irdeleyince aynı duygu yoğunluğunu yaşamanız imkansız, eğer yaşandığı anda etkilediyse etkilemiştir, yok eğer hatırlamadığınız bir tecrübe ise demek ki aslında sizi düşündüğünüz kadar yıpratan ya da yücelten bir tecrübe değilmiştir. Bu kısmı biraz açma gereği hissettim ki bana hemen geçmiş tecrübelerinden ders almazsan geleceğini kuramazsın diye ahkam kesmesin hiç kimse =)
Sonuç olarak geçmişe bakmayı sevmiyorum, ama bu yazımda sizler için bir bakıp çıkacağım geçmiş defterlerime. Bu geçen yıllar boyunca çok çeşitli kişilerden çok çeşitli bilgiler öğrendim, çok değişik tecrübeler kazandım ama bir sorsanız şu dünyada şimdiye kadarki en büyük kazancın nedir diye kalabalığım derim. Yani çevremdeki beni seven ve benim sevdiğim herkes benim en büyük kazancımdır şu dünyada. Öncelikle sevgili eşim, 12 senedir birlikte olduğum, her kahrımı çeken, iyi günümde kötü günümde beni hiç yalnız bırakmayan tatlı eşim Demet en büyük kazancım şu dünyada. Ve tabi ki her türlü geyiğime maruz kalan dostlarım, kocaman olana kadar büyüten ailem var ne mutlu bana. Benim kazancım bugün, yani doğumgünümde çalacak olan telefonumun sesidir esasında. Bugün sıkılacak olan ellerim, sıvazlanacak olan omuzlarım, öpülecek yanaklarımdır bu dünyada kazandıklarım. Hepinize çok teşekkür ederim benim yanımda olduğunuz ve hep olacağınız için.
İşte bir yılı daha bitirdim bu upuzun sürecek olan ömrümden. Hiç de üzülmüyorum bir yıl daha geçtiği için çünkü ben çok uzun yaşayacağım, hatta belki de hiç yaşlanmayacağım ve hiç ölmeyeceğim. Hep mutlu hep heyecanlı hep sağlıklı ve huzurlu bir yıl daha geçireceğim. Ne mutlu bana, iyi ki doğmuşum!
[poll id=”2″]
Can Bey gercekten iyi ki dogdunuz, Yeni yasinizi sevdikleriniz ve sevenlerinizle kutlemenizi temenni ediyorum. Siteyi yeni inceleme firsatim oldu elinize saglik.
Cenk Erdem`in de kulaklari cinlasin, umarim kutlamalari atlamazlar…
Saglicakla,
Canım iyiki doğmuşsun gerçekten de :) Mutlu yıllar…
Hiiiç yaşlanmayacağım demişsin ama malesef yaşlanıyorsun! böyle duygusal yazıları ancak yaş geçtikçe yazabiliyorsun çünkü… :)
29 yaş garip bir yaş… 20’li yıllar bittiği için hüzünleniyorsun, 30’lı yıllara yakın olduğun için de acaba hayatı kaçırıyor muyum diye düşünüyorsun. 20’lerde olduğun için genç, 30’a yakın olduğun için orta yaşlısın. Zaten zaman o kadar hızlı akıyor ki bir anda kendini 30’unda buluveriyorsun. O yüzden benim gibi yapma, 20’li yaşların tadını sonuna kadar çıkar.
Daha nice mutlu, huzurlu, şanslı yıllar geçirmeni dilerim.
Sevgiler,
Gülen
Yorumlar kapalı.