Koronavirüs (Covid-19) hem iş hem de sosyal hayatımızı derinden etkiledi, bu bir gerçek. Peki bu etkilere nasıl uyum sağlayabiliriz, herkes ne yapıyor, kurumsal hayata nasıl etkileri oldu. Hadi bu etkilere biraz yakından bakalım.
Bir kere sağda solda gördüğümüz herkesle öpüşüp sarılma işinden kurtulduk. Seven sevmeyen herkes yanağımıza atlıyordu resmen. Şimdi ise annemizi babamızı bile öperken dezenfekte olmaya başladık.
Hayatımıza pandemi diye bir kelime girdi. Türkiye’de yaşayan ortalama bir insanın ortalama 400 kelime kullanarak konuştuğunu düşünürsek, bu iyi bir gelişme. Geçen hafta youtube’da gezinirken, Güldür Güldür programının bir skecine denk geldim. Skeçte, yakın arkadaşlarının sadece 5 kelimeyle yaşadığından bahsediyorlardı. Yani, Eyvallah, Aynen, Sıkıntı Yok, Ne Alaka.. Gerçekten de neredeyse böyle yaşayan insanlar biliyorum.
Pandemi süresince, Koronavirüs (Covid-19) korkusu yaşayan milyonlarca insan evlerinden çıkamadı. Böyle bir ortamda bir çok kişi bahçeli evlerin, parkların, oyun alanlarının ve açık havanın değerini anladı diye düşünüyorum. Hani bir şeye sahip olduğunuzda onun varlığının bize kattığı değeri anlamazsınız da, onu hayatınızdan çıkarttığınızda aslında ne kadar da ihtiyacınız olduğunu fark edersiniz ya. Tam olarak böyle bir şey.
Çalışan ve iş hayatını her şeyin üzerinde tutan bir çok kişi ise, evde aileleriyle geçirdikleri bu dönemde, belki de birlikte büyümenin, birlikte yaşlanmanın ne kadar değerli olduğunun farkına vardılar. Bu dönemde bazı ülkelerde baş başa zaman geçiren ailelerde birbirlerini daha iyi tanıdıkları için boşanma oranlarının da arttığını söylüyorlar. Olabilir, ama şimdilik bunu gözardı ediyorum.
Bunların yanısıra iş dünyasında da büyük değişimler gözlemledik;
Ticaret bir anda durma noktasına geldi. Bırakın ticaret yapmayı, evden çıkamayan insanlar Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisindeki gibi en temel ihtiyaçlarını giderme derdine düştüler. Bir çok sektörün satışı durdu ya da durma noktasına geldi ama sabit giderler durmadığı için zarar yazdılar.
Yıllardır dijitale yatırım yapmayan, ya da sadece bir kenarda bulunsun diye yapan firmalar, buradaki yanlışlarını acı bir şekilde tecrübe ettiler. Çünkü evden çıkamayan milyonlar, dijital kanallardan alışverişe yöneldi, hazırlıklı olmayanlar ise sınıfta kaldılar.
Evden çalışma uygulamaları hiç tahmin edemeyeceğimiz kadar arttı. Fiziksel ortamda bir arada çalışmaya takıntılı olan, aksini düşünemeyen firmalar dahi evden çalışma imkanını çalışanlarına tanımak zorunda kaldılar. Hatta biliyor musunuz, evden çalışma yönteminin sürdürülebilirliğini ve bunun maddi kazançlarını görünce bir çoğu sevdiler bile.
Peki şimdi ne olacak? Yeni normal nedir?
Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Eğer normalleşme sürecinin bir eskiye dönüş olduğunu düşünüyorsanız aldanıyorsunuz. Yıllar hatta yüzyıllar boyunca tüm dünyanın yaşadığı pandemilerde olduğu gibi şu an içinde bulunduğumuz Koronavirüs pandemisi de çok kişinin canlarını aldı ve bu sebeple tüm dünya ülkeleri tarafından yayılmaması için gereken tüm önlemler alınıyor. İşte bu sebeple eskiye dönüş olmayacak ve hayatımızda da şimdiden uygulamaya başladığımız değişikliklerin bir çoğu kalıcı olacak. Yeni normal olarak adlandırdığımız şey de tam olarak bu. Normal’in tanımı değişecek.
Bir kere kültürel değişiklikler var, öyle misafirliğe gittiniz, birisiyle tanıştınız, yanağına eline sarılmayı unutun. Eğer yaparsanız size anormal bakacaklar. Maskeler hayatımızın vazgeçilmezi oldu zaten, ama takmak zorunlu olmadığında bile bir çok kişi artık dışarı maskeyle çıkacak.
Satın alma kültürü değişecek. Ben görmeden dokunmadan alamam diyen insanlar şu anda alışverişlerinin çoğunluğunu dijital ortamlardan yapıyorlar. Çünkü biraz zorla da olsa, bunun yapılabilir olduğunu gördüler ve fena halde alıştılar. Türkiyede yapılan bir araştırmaya göre 2020’nin ilk 6 ayında e-ticaret sitelerinden yapılan online alışveriş hacmi %88 arttı. Hızlı gıda siparişi gibi bazı kalemlerde ise bu oran %250-300’leri buldu..
Bu rakamlar sadece rakam olarak kalmayacak tabi ki. İş dünyası da bu istatistiklerin farkında. Bütün işyerleri, kurumsal şirketler, dijital satışlara daha çok yönelip, fiziksel satış yaptıkları mağaza sayılarını azaltacaklar. Belki de sadece dokunmak isteyen müşterileri için showroom’larını açık tutup satışları dijital ortamlardan yapacaklar.
Evden çalışma alışkanlıklarının artması da benzer şekilde iş dünyasının dikkatini çekmiş durumda. Biliyorsunuz evden çalışma sürecine geçişle birlikte firmaların binaları boş kaldı ama azımsanamayacak kadar da kirayı bu boş binalara ödemek durumunda kaldılar. Diğer taraftan, evden çalışan personelleri sayesinde işleri de zerre kadar aksamadı. Satış faaliyetlerini ayrı tutuyorum. Dolayısıyla aslında evden çalışarak da, yani bu kiraları ödemeyerek de aynı sonuca ulaşabildiklerini gördüler. Hatta belki bazı iş alanlarında daha iyi sonuçlar bile yakalandı. Demek istiyorum ki, evden çalışma ya da diğer bir deyişle home-office uygulamaları artacak, şirketler gereksiz kira maliyetlerinden kurtulmak için bazı binalarını boşaltacaklar. Bu vesileyle çalışanları için de esnek bir çalışma ortamı sunabilecekler.
Evden çalışan kişiler açısından ise, yolda ve trafikte daha az zaman kaybetme, ailesiyle daha çok vakit geçirebilmek gibi imkanlar doğacak. Belki bazılarımız evden çalışma sürecine hızlı geçtikleri için evlerinde hangi köşeye sığacaklarını bilememişlerdi. Yeni normal ile birlikte bazılarımız evlerinde çalışma köşeleri oluşturmaya başlayacak, ergonomik sandalyeler alacaklar, belki de daha ferah evlere taşınacaklar. Ben açıkçası büyük şehirlerden, daha küçük yerleşim yerlerine geçişlerin dahi artacağına inanıyorum.
Evden çalışma / Home-office uygulamalarını fırsata çevirebilen bazılarımız, evden çıkmayarak kazandıkları zamanlarını, aileleriyle daha çok vakit geçirerek, kişisel sporlarına ya da hobilerine daha çok vakit ayırarak kullanacaklar. Hobilere, ev işlerine yönelim artacak. Evden çalışma döneminde evlerinde ekmek yapmayı deneyen kaç kişiyiz? Ya da yeni tatlar deneyen, yeni hobiler edinenler kimler? Ellerinizi kaldırdığınızı görebiliyorum.
Yine iş dünyasına dönersek, sektörel bir takım değişimler bekleniyor. Örneğin, evden çıkamadığımız dönemlerde biliyorsunuz şehirlerarası ve uluslararası seyahat firmaları inanılmaz şekilde etkilendi. Seyahat firmalardaki bu etkinin, her ne kadar biraz toparlamış olsalar da devam edeceğini öngörüyorum. Zira, tatil dönemlerinde, normalde uçak ya da otobüs gibi toplu taşıma yöntemleri ile seyahat eden ailelerin, bu dönemde şahsi araçlarını tercih ettiklerini ve trafikte yaşanan artışı siz de gözlemleyebilirsiniz.
Diğer taraftan kargo firmaları e-ticaret’in de artmasıyla inanılmaz bir yoğunluk trendine girdiler. Uzaktan gıda satışlarında yine artış gözlemleniyor ve bunun kalıcı olması bekleniyor. Özellikle sağlıklı gıda sektörü, doğal ürünler, bağışıklık arttırıcı gıdaların satışlarındaki artışların pandeminin de etkisiyle süreklilik göstermesi bekleniyor.
Özetle diyebiliriz ki, hayat değişiyor. İş hayatı da öyle. Normal değişiyor, yeni bir normal tanımlanıyor. Yıllardır normal olarak yaptığınız şeyler yadırganabiliyor olacak. Marshall Goldsmith’in de dediği gibi “What got you here, won’t get you there” yani “Sizi buraya getiren şey, oraya götürmeyecek”. Bu sebeple, hem yaşamınızı hem iş hayatınızı, eğer bir işletmeniz varsa, sektörünüzü çalışma şekillerinizi esaslı şekilde gözden geçirmeli ve yeni normal’e uyumlu hale getirmelisiniz.
Değerli vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederim.
Can Demirağ